27 Mart 2014 Perşembe

DEMİR ATTIM

Şu yaşam denizinde
Her limana uğradım...

Her limanda bir kadın,
Her limanda bir şarkım,
Her limanda bir acım
Kaldı...

Ben yine yelken açtım...

Rotam belli... Şaşmadım...
Nice dalgalar aştım...
Sancak boyu dolaştım
Bu davalar denizinde...
Uğraştım...

Akıntıya kapıldım...
Sonunda... Bitti rüzgarım...

Ve sende demir attım...

26 Mart 2014 Çarşamba

AŞKIN PİRİNE GİTTİM

Boş bir yorgun yürektim, ebedî karanlıkta
Derken seni keşfettim, imkânsız duygularda
Aşkın pîrine gittim, ellerim bağrımda
Rabbin için et yardım...! Dedim sızım şuramda...
Evlat, ben neyleyeyim, merhem dedi o yârda...
Söyle Aşık Pîr dedim, elzem midir bu bana?
Ne el dedi ne de ben, ilaç olamaz buna
Çaresi tektir aşkın; orda, yâr kollarında...
Kalktım... Ey Pîrim dedim... Sevmek güzel şey ola...
El öpüp veda ettim, ve de koyuldum yola...
İmkânsızdır hep derdim, yâre kavuşmak bana

Oysa bak sen burdasın... Rabbim şükürler sana!
BODRUM

Neden ışıldamıyor Bodrum...
Neden ölüme mahkumlara benzer bakışları...
Yalnız ardıç neden sarardı, soldu sen gideli...
Neden iştahı yok... Toprağı su almıyor...
Benim gibi kimsesiz alemindeki tek tesellisi sen miydin...
Tıpkı benim gibi...
Bundan mı gösterdiğim ilgi ona karşı...
Kader arkadaşı...
Deniz neden köpürür, kudurur sensiz kaldı diye...
Neden karalara çarpar kollarını yas tutar gibi...
Temmuz'dayız halbuki...
Sen olan o göz kamaştırıcı ay ışığı yansıması neden öldü...
Erdem içinde seni görürdü...
Sonra o yakamoz yoldan yürürdü...
Bu onun düşüydü...
Neden sabah olur, ay gider, yol gider, sen gidersin diye korkardım...

Oysa sen burdaydın... Buradaydın...
BODRUM SENİNLE GÜZEL

Doğuda Bodrum... Üstünde gün doğar...
Sormaz mısın bu garip neden ona bakar...
Sen şüphesiz uykuda... Lodos benim yüzümde...
Yakamoz ve denizle, yeni günü karşılar...

Rüzgara oyun oynar ebabil
Dersin ''Sen beni yüreğinden sil...!''
Ben onu, o beni neylesin el...

Gel gitme... Bodrum seninle güzel...

25 Mart 2014 Salı

BİR ÇOCUĞUM

Bir çocuğum sana muhtaç...
Çok yalnızım...
Ne bir dost, ne oyuncak...
Seni istiyorum...! Elini uzat...!

Bir çocuğum karanlıkta...
Korkuyorum...
Sessizlik... Sensizlik...
Ne olur dön...! Işıkları yak...!

Bir çocuğum çırılçıplak...
Üşüyorum...
Kimsem yok... Sen uzak...
Isıtsın...! Güneşi bırak...!

Bir çocuğum... Körpeyim...
Bilmiyorum...
Gidersen kaldırmaz yüreğim...

Bir çocuğum... Bir çocuk...
Ağlıyorum...
Şefkat istiyorum... Seni istiyorum...
Dizlerine yatırmalarını...
Saçlarımı okşamalarını...
Sarılıp sahip çıkmalarını
Özlüyorum...

Bir çocuğum...
Büyümüş de küçülmüş...
Aklım ermezden gelir...
İnadına seni isterim...

Bir çocuğum ne de olsa...
Ağlar, ağlar susar...
Ben susarım gönlüm ağlar...
Sanki beni kim anlar..?!

Bir çocuğum banane...!
Sen gelmezsen yatmaz...
Huysuzum... Yaramaz...
Kimse beni anlamaz...
Çünkü kimse sen olamaz...

Bir çocuğum aklımca...
Çocuk kalmak isterim...
Kim bilir göz yaşlarım,
Seni bana getirir...

Bir çocuğum... Ne yapayım...!
Çocukluk bu yaptığım...
İşime gelmez büyümek...
Sonunda sana hak vermek...
Gidişine yol vermek...
Seni sensizken sevmek...

Bir çocuğum... Aksiyim...
Dediğim dedik olsun...
Dayaktan da yoksun...
Bir gün büyüsem bile

Lanet olsun...! Sen yoksun...!
ANKARA

Ankara...
Bürokrasisinin ''Bugün git, yarın gel''lerinde
Sevdalıların bitkin düştüğü,
Kamu kasvetinin çocuksu heyecanların
Üstüne çöktüğü,

Ayazı yürek kesen şehir...

Bir tek sana hesap sordurtmam kendime
Ben senin için ne varoluşlardan vazgeçtim
Nice düşük doğmuş sevdalar kurban verdim
O ışıltılı gözlerine...

Fakat sana da kalmadı tahammülüm... Bilesin...

Şimdi
Ya onurunla memleket olursun bana,
Ya da seni yakmasını da bilirim acımasızca...

Terk edilmiş bir kadın gibi
Ağlarsın sel götüren sağanaklarını
Caddelerine...
Ürperirsin ayazında Mayısının

Terk edilişine...
KUM SAATİ

Hayat dedikleri bir kum saatinden ibaret değil mi?
Her biri birer anı içinden süzülen kum taneleri...

Birer dost hançeri değil mi asıl parçalayan yürekleri?
Hani sırta saplandıysa namerdinki derlerdi...

Kum saati kavuşturur bir yandan zamanla sevenleri,
Bir yandan üzer akıp gidenlere hasret yürekleri...

Dolup taşan küllükler ve boş sigara paketleri,
Bir de kum saatini tersine çevirme ihtimali...